Tabela Asmamanın Cezası

TABELA ASMAMANIN CEZASI NEDİR?

Soner ALTAŞ

Mizantürk, 10 Mayıs 2013

Uzun bir bekleyişin ardından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girdi. TTK’nın düzenlemeleri, yürürlük tarihinden önce ekonominin ana gündem maddelerinden biri idi, ancak dikkat ederseniz Kanunun yürürlüğe girdikten sonra sessiz ve sakin bir ortam hakim. Bunda, 1 Temmuz 2012’den önce 6335 sayılı Kanun ile TTK’da yapılan rötuşların etkili olduğunu düşünüyoruz.

Hatırlanacağı üzere, yürürlüğü öncesinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na yönelik eleştirilerde suçlar ve cezalar ön plana çıkmıştı.Ancak, bu suçlardan bazıları ilk defa getiriliyormuş gibi algılandı. İş dünyasının genelde yeni yasa ile getirilen değişiklikleri, bizzat kanundan ve konuya ilişkin yazılı eserlerden değil de, medyada yer alan yazılardan takip etme arzusu ve alışkanlığı, kanımızca zaman zaman bu tür yanlış izlenimler edinilmesine sebep olabiliyor. Bu yanlış izlenimlerden birisi de ticaret unvanının işletmenin görülebilecek bir yerine yazılması, daha doğrusu uygulamadaki adıyla “ticaret unvanının yazılı olduğu tabelanın asılması” yükümlülüğü ve buna uymayanlara verilecek cezalara ilişkin. Kamuoyunda bu yükümlülük sanki TTK ile getirilmiş de 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren uygulanacakmış ve uygulamayanlara da ceza verilecekmiş gibi bir intiba oluştu. Gerçekten de, tabela asma zorunluluğu ve asmayanlara ceza verilmesi TTK ile mi getirildi? Daha önceden böyle bir zorunluluk ve ceza yok muydu? Dilerseniz, bu sorulara her iki Kanunu karşılaştırarak cevap verelim.

6762 sayılı eski Ticaret Kanunu’nun 41. maddesi ile gerçek ve tüzel kişi bütün tacirlerinin, ticarî işletmelerine ilişkin işlemleri, ticaret unvanıyla yapmak zorunda olduğunu hükme bağlamış ve tescil olunan ticaret unvanının, ticari işletmenin giriş cephesinin herkes tarafından kolayca görülebilecek bir yerine okunaklı bir şekilde yazılması şart koşulmuştu.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 39. maddesinde de her tacirin, ticarî işletmesine ilişkin işlemleri, ticaret unvanıyla yapmak zorunda olduğu belirtilmiş ve tescil edilen ticaret unvanının, ticari işletmenin görülebilecek bir yerine okunaklı bir şekilde yazılması mecbur tutulmuştur.

Bu açıdan bakıldığında, ticaret unvanının işletmenin görülebilecek bir yerine yazılması yeni getirilen bir yükümlülük değildir, eski Kanun ile getirilen yükümlülüğün devam ettirilmesidir.

Gelelim cezalara: eski Ticaret Kanunu, ticaret unvanını ticari işletmenin giriş cephesinin herkes tarafından kolayca görülebilecek bir yerine okunaklı bir şekilde yazmayan tacirlere, 450 TL’den 100.000 TL’ye kadar adlî para cezası ve/veya bir aydan altı aya kadar hapis cezası verilmesini ve ayrıca bir yıldan beş yıla kadar ticaret ve sanayi odalarına üye olabilme ve borsada işlem yapabilme haklarından mahrumiyetlerine veya borsalardan geçici olarak çıkarılmalarını öngörmekte idi.

TTK’nın ilk halinde ise, tescil edilen ticaret unvanının ticari işletmenin görülebilecek bir yerine okunaklı bir şekilde yazılmaması durumunda, ilgililere üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilmesi öngörülüyordu. Ancak, 26 Haziran 2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile bu hapis ve adlî para cezası idari para cezasına dönüştürüldü. Bu değişikliğinin son derece yerinde olduğu kuşkusuzdur. Zira, tabela asılmadı diye hapis cezası öngörülmesi suça kıyasla oldukça ağır bir yaptırımdı.

Dolayısıyla, tescil ettirilen ticaret unvanının ticarî işletmenin görülebilecek bir yerine okunaklı bir şekilde yazılmaması durumunda, ilgilisine, 2.000 TL idari para cezası verilecektir.

Görüldüğü üzere, tabela asmayanlara ceza verilmesi de TTK ile ilk defa getirilmiyor, eski kanunda zaten var idi, yeni kanunda önce hapis cezasının süresi uzatılarak muhafaza edildi, sonrasında ise idarî para cezasına dönüştürüldü. Oda üyeliğine ve borsada işlem yapma mahrumiyetlerine ilişkin yaptırımlar ise kaldırıldı. Bu yönüyle, yukarıda izah edilen ve eski Ticaret Kanunu’nda var olan bu yükümlülük, TTK’nın yürürlüğe girmesi sonrasında da mevcudiyetini korumaktadır.

Kanımızca, anılan yükümlülüğün ve cezanın sanki yeniymiş gibi algılanmasının altında yatan neden, tabela asma yükümlülüğünün uygulamada yeterince bilinmemesi, bu alandaki denetimlerin azlığı nedeniyle birkaç münferit tespit dışında ilgililerin cezalandırılması yoluna gidilmemesidir. Bu durum, esasında 6762 sayılı eski Ticaret Kanunu’nun da yeterince bilinmediğinin bir göstergesidir. Ancak, bunun, tabela asma yükümlüğünün yerine getirilmemesine bir mazeret teşkil etmemesi gerektiği kanısındayız. Bu nedenle, gerçek ve tüzel kişi (anonim, limited, komandit, kolektif, paylı komandit şirketlerin, kooperatiflerin) tacirlerin, uygulamadaki tabirle “tabela asma”, kanundaki ifadeyle “ticaret unvanını işletmenin görülebilecek bir yerine okunaklı yazma” yükümlülüğüne uymaları menfaatlerine olacaktır. Zira, bu yükümlülüğüne uyulmadığının tespit edilmesi durumunda, ilgililere 2.000 TL idarî para cezası verileceği açıktır. Anılan idari para cezası tutarının Kabahatler Kanunu’na göre idarî para cezalarının her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için Vergi Usul Kanununun mükerrer 298’inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanması gerekmektedir. Bu nedenle, anılan idarî para cezasının yeniden değerleme oranına göre 2013 yılında uygulanacak tutarı 2.156 TL’dir.

error: Content is protected !!
Scroll to Top